avcılar travesti

Avcılar Travestiler ve Dayanışmanın Renkli Dünyası

Avcılar travestiler deyince aklınıza sahil mi geliyor, Marmara menüsü mü yoksa metrobüs mü? Eğer metrobüs yolculuğunuz esnasında kulak misafiri olduysanız biliriz ki bu semtte bir başka hayat akıyor. İstanbul’un kendine has, rengârenk semtlerinden biri olan Avcılar, sadece sahiliyle değil, aynı zamanda travesti ve LGBT topluluğuyla da meşhur. Gelin, bu mahallede aşkın, dostluğun ve dayanışmanın nasıl pembe bir hikâyeye dönüştüğüne hep birlikte bakalım.

Avcılar’ın Pembeliği Nasıl Başladı?

Pek çok semt kendi hikâyesini tarihi dokularla anlatırken, Avcılar bir başka. Özellikle İstanbul LGBT+ hareketinde Avcılar’ın kalbi, yıllardır atan bir dayanışma merkezi. Buradaki travesti topluluğu, hem cesaretin hem de sevginin sembolü olmuş durumda.

Biraz nostalji yapalım. Avcılar’ın travesti dostu geleceğinin temelleri 90’lı yıllarda atıldı. O dönemlerde, İstanbul’da özgürce yaşamak isteyen bireyler, ortak bir nokta arıyorlardı. İşte bu aranışlar Avcılar’da bir buluşmaya dönüştü. Tabii o zamanlar metrobüs yok; samimiyet dolmuş ile başlıyor, muhabbet çaycılarda devam ediyordu.

Travestilerin Mahalledeki İzleri

Avcılar travestileri dendiğinde sadece gece hayatı ya da gösteriler akla geliyorsa feci halde yanılıyorsunuz. Buradaki hikâye, gündüz gözüyle bile size kahkaha ve içtenlik vaat ediyor.

Mesela Pelin ablaya bir selam çakalım. Mahalledeki herkes bilir; onun kahve içmeye gitmediği gün, güneş bile doğmaz. Pelin abla, insanlarla o kadar iç içedir ki adeta Avcılar’ın belediye başkanı sanabilirsiniz. Ama bir fark var, o sizi çayla değil, samimi bir espriyle karşılar.

“Bir gün minik bir kedi buldum,” diyor. “Kimse üstüne almadı, baktım kedi de travesti gibi, toplumdan dışlanmış ama çok tatlı. Şimdi adı Hırsula, bizim grubun maskotu. Gören tüm kedilere özeniyor.”

Avcılar’ın hikayeleri böyle. Yani hem gerçek, hem komik, hem de sımsıcak bir enerji taşıyor.

Nylon Show ve Komedi Geceleri

Travesti hikayeleri deyince tahmin edersiniz ki eğlence olmazsa olmaz. Gökkuşağı renkleriyle süslenmiş bir mekânda yapılan “Nylon Show” etkinlikleri, Avcılar gecelerini unutulmaz kılıyor. Adeta bir stand-up gecesi gibi, sahnedeki konuşmalar hayatın tam ortasından geliyor.

Bir gün bir arkadaşları, iş görüşmesine gitmiş. İş veren sormuş, “Amacınız nedir?” diye. O da gülerek cevap vermiş, “Kendi hikâyemi komedi şovuna dönüştürüp sahne almak.” Avcılar burası, şaka mı sandınız?

Bu buluşmalar yalnızca eğlenmek için değil. Dayanışmanın merkezi burada kurumsal bir dayanışmaya dönüşüyor. Özellikle hukuki işlemlerde ya da zorluklarla başa çıkmada birbirlerine çokça destek oluyorlar.

Gökkuşağını İliklerinize Kadar Hissedin

Avcılar’ın travestilerle özdeşleşmiş tarihi, yalnızca LGBT+ topluluğu için değil, tüm insanlar için bir güzellik kaynağı olmuş. Her sokak, her kahvehane, gökkuşağı huzurlarıyla dolu.

Halime “abla”—abla çünkü yaşını kesin bileni yok, söylerseniz küser—bizlere diyor ki, “Başkasının ne düşündüğüne gelince, kulaklarımı kapadım yıllar önce. Kimse kaç rujum var, bilmez!” Eğlenceli, cesur ve empatiden yapılmış canlı bir ikon.

Avcılar’da Empati Dersi

Peki bu dayanışmayı oluşturan şey ne? Tabii ki empati! Avcılar’da kimse size kim olduğunuzu sormaz; çünkü çoktan anlamışlardır. Hayatın bütün tonlarının yaşandığı bu semtte, sevgi ve saygı yasadır desek abartmış olmayız. İnsanların hikayelerini paylaşma cesareti, mahalleyi sevgi ile yoğurmuş.

Yani anlayacağınız, Avcılar’daki dayanışma hareketi nihayetinde topluma koca bir ders vermiştir. İnsanlara “önce sev, sonra konuş” demeyi öğretmişlerdir.

Özetle Avcılar Travestiler

Avcılar travestiler ve onların hikayeleri, sadece dışarıdan gelen bazı algılardan ibaret değildir. Avcılar sokaklarında kahkahaları eksik olmayan, birlik olmayı bilen, dostlukla büyüyen bu topluluğun hikâyeleri hepimize ilham kaynağı olmalı. Hele ki bu hikayeler, mahalle kahvehanesinde oturup bir bardak çay eşliğinde dinleniyorsa, işte o zaman hayat gerçekten güllük gülistanlık görünür.

Eğer yolunuz Avcılar’a düşerse, bir kahve molası verin ve o mahalle hikâyelerinin içine dalın. Sahi, her hikâye bir kahkahaya dönüşebilir; ama unutmayın gülmek yasak değil. Hele ki Avcılar’daysanız!

Scroll to Top