fındıkzade travestileri

Fındıkzade Travestileri ve Diğerlerinden Farkları ;)

Konumuz İstanbul’un hem biraz salaş ama hep sıcacık semti Fındıkzade ve tabiki Fındıkzade travestileri . Burada herkesin bir hikayesi, her köşe başında bir sürprizi var. Ama durun bir dakika… Biz bugün Fındıkzade’nin sokak kedilerini, tarihi tramvayını ya da boza kokularını konuşmaya gelmedik. Bizim gündemimiz daha eğlenceli, daha dinamik ve çok daha renkli! Bugün Fındıkzade travestilerinden bahsedeceğiz! Nedir bu petrol mavisi saçların, altın topukluların, kırmızı rujların şıkara şıkara yürüyüp hikmet dolu kahkahalarla sokağı inlettiği o muhteşem fenomen? Hazırsanız başlayalım!

Önce Bir Giriş İle Olaya Isınalım…

Travesti dediğimizde genelde ilk akla gelen şey sahne ışıkları, kabareler ya da ihtişamlı kıyafetler oluyor. Ama Fındıkzade travestileri bu klişeye öyle bir çelme takıyor ki izlerken hayran olmamak mümkün değil! Buradaki travestiler, hem semt kültürüyle hem de bireysel kimlikleriyle öyle güzel uyum sağlamışlar ki, görünce “E be helal olsun!” demekten kendinizi alamazsınız.

  • Peki, nedir onları diğerlerinden farklı yapan şey?
  • Hangi detaylar buraları “Fındıkzade klasiği” yapıyor?
    Hepsi gelecek! Ama önce bir çayınızı demleyin, çünkü uzun bir sohbet edecek gibiyiz.

Başarının Sırrı “Komşuluk Ruhunda” Saklı

Bir kere şunu baştan kabul edelim, Fındıkzade sıcakkanlı insanların yeridir. E sabah mahallenin Ayşe Teyzesiyle “Ne olacak bu havaların hali?” konuşmasından sonra, akşam da manavdaki Hasan Abi’den dilimlenmiş karpuz alabilmek çok önemlidir. Arkadaşlar, işte Fındıkzade travestileri, bu “mahalle dayanışması” ruhunu sonuna kadar yaşatıyor.
Siz onları simitçide, parkta, kuaförde ya da dolmuşta görebilirsiniz. Hem herkesle samimiler hem de tatlı bir dedikodu varsa asla kaçırmazlar! Hatta şöyle bir kural var gibi sanki; eğer mahalledeyseniz ama onların sizi tanımadığını düşünüyorsanız, çok yanılıyorsunuz. Fındıkzade travestileri yaşadıkları sokağı radar gibi takip eder!

Ev sahibinizle kira yüzünden mi papaz oldunuz? Geçmiş olsun, mevzu 3 saate kalmaz tüm travesti dostlarına yayılır. Ama bu sizi rahatsız eder mi? Hayır! Çünkü ellerinde mikrofondan çok çay tepsileri var, ve genellikle yardım etmek için kolları sıvamış oluyorlar.

Moda ve Kombin Konusunda Yıldız Gibiler

Moda bir tercih değil, moda onların damarlarında akan kan! Ama yanlış anlamayın, burada mevzu sadece gösterişli kıyafetlerden ibaret değil. Mesela diğer semtlerde bazen “Beni gören Vogue kapağı sanır” havaları olur, ama Fındıkzade travestileri işi çok daha halktan alır.
Sabah pazara gidilir; leopar desenli eşofman altı, neon renkli üstler… Akşam mod ise başka! Aynı kişi bu kez şık bir abiyeyle komşulara kahveye gider. Evet, bunlar arasında bir denge kurmayı yalnızca onlar başarabilir. Ayrıca direnişçidirler, “Bu sene kiremit rengi moda!” diyen tasarımcıları kaale almazlar çünkü Fındıkzade’nin kendi moda kalbi vardır. Kendi akımlarını yaratır ve uygularlar.

“Pazardaki ‘indirime giren saten gömlek’ skandalına nasıl bir eşsiz hava katabilirim?” İşte bütün Fındıkzade travestilerinin sabaha karşı düşündüğü esas mesele bu.

Dilbazlıkta Kimse Ellerine Su Dökemiyor.

“Vıztt!” diye bir dolmuşa atlayan Fındıkzade travestisini hayal edin. Sadece seyirci olmanız bile yetiyor! Onlardan birine kulak kesildiğiniz anda anında kahkahaya boğulabilirsiniz. Esprili bir dille, ince de bir hicivle anlattıkları hikayeler günlük hayatınızın monotonluğunu unutturur.

— “Ay canım dün bize ev sahibi yine geldi. Yok, kira eksikmiş, o eksikmiş… Dedim bir eksik de sen git! Baksın haline!”

Böylesine çabuk düşünen, zekice laflarla karşındakini susturan insanlar Fındıkzade dışında pek bulunmaz. Neyse ki bu mahallede oturanlar biraz nasipleniyor bu şen kahkahalardan.

İstanbul Kalabalığına Karşı Sabırından Hiçbir Şey Kaybetmeyenler!

Şimdi İstanbul’un kalabalığı bir yana, Fındıkzade’nin belli sokakları vardır ki akşamüstü gidin, adeta Survivor finali gibi. Bu yoğun kalabalığın içinde insana empati yapmak zor gelebilir. Ama Fındıkzade travestileri deyince işler değişiyor. Bir insan yoğun dolmuş kuyruğunda bile sıra hakkına saygı duysun; bu doğrusu, bu mümkün mü? Fındıkzade’de mümkün!

Kimi semtlerde konuşulmayan bir konu varsa, dedikodular fısıldanarak yapılır… Ama travesti yaşam kültürleri dayanışmacı ve açık konuşkandır hakikaten açığı “E be tanıdık yok, sayımız artsın.”

Eğlence Deyince Akla İlk Onlar Gelir

Fındıkzade travestilerini farklı kılan bir diğer özellikleri de eğlenceye olan tutkularıdır. Ama burada bir dipnot düşmekte fayda var; söz konusu eğlence yalnızca kulüp ışıkları ve yüksek sesli müziklerle sınırlı değil. Onlar hayatın kendisini bir parti gibi yaşamayı bilirler.

Mesela mahallede bir doğum günü mü var? Pastayı pat diye alır, üzerine bir mum yakıp “Hadi kızlar, ışıkları kapatalım!” şovuna girişirler. Kalplerinde taşıdıkları pozitif enerji ve sınırsız özgüvenle, her sıradan zamanı olağanüstü bir ana dönüştürürler. Hele ki kış akşamları bir apartman dairesinde toplanıldıysa, yemeyip yanında yatmalık menüler hazırlanır; mantılar açılır, tereyağlı soslar mis gibi kokar. Sonuç? Hem eğlence hem ziyafet. Fındıkzade havası işte böyle!

Hatta geçtiğimiz yaz bahar etkinliklerinde organize ettikleri minik bir “Tüm Travesti Güzeller Geçidi” vardı. Sokaktaki insanlar onları alkışlarken, onlar anonslarla komşuları selamlayarak yürüyordu. “E işte gerçek Fındıkzade ruhu bu,” demekten başka çare kalmıyor.

Mücadelede Yeni Bir Boyut

Fındıkzade travestileri, sadece eğlenceden ibaret bir yaşam sürmüyor. Toplumsal önyargılarla mücadele eden bu güçlü bireyler, aynı zamanda dayanışma konusunda adeta birer rol model! Kendi farklılıklarından utanmak bir yana, bunları gururla taşırken toplumda farkındalık yaratmayı da görev edinmişler.

Örneğin yakın zamanda bir “Herkesin Hakkı Var” adlı yardım kampanyası düzenlediler. Amacı, trans bireylerin eğitim ve iş hayatına daha kolay entegre olmalarını desteklemekti. Her ne kadar hala zorlayıcı koşullarla karşılaşsalar da, Fındıkzade travestileri pes etmiyor ve bu toplumun eşitlik mücadelesinde aktif rol oynamaya devam ediyorlar. Bunu yaparken de samimiyetlerini asla kaybetmiyorlar. Çünkü biliyorlar ki, güçlü bir kahkaha bazen en ağır taştan bile daha etkili olabilir.

Kedilere ve Kahveye Sonsuz Sevgi

Eğer bir gün yolunuzu Fındıkzade’ye düşürürseniz, iki şeye mutlaka dikkat edin; köşe başındaki sevimli kediler ve tavşan kanı çay dolu kahve masaları. Şimdi soracaksınız, bunun travestilerle ne ilgisi var? Cevap çok basit; mahalledeki kedilerin %90’ını ellerinde “mahallenin annesi” sıfatıyla onlar besliyor!

“Yarın dolaptaki kıyma bitsin, gidip indirimli alayım da Gıdık’ın kısırlaştırılmasına destek olayım,” diyen birini duyduysanız, işte o meşhur Fındıkzade travestilerinden biridir, bilelim. Hayvanların iyiliği ve sevgisini paylaşmayı o kadar önemsiyorlar ki, mahallede kedi ya da köpeği aç kalmış birine rastlamak neredeyse imkansız. İnsanlar buna her defasında hayran oluyor. “Aferin kız Fındıkzade’nin çocuklarına,” demeden geçemiyorlar.

Kahveye gelirsek, olay aşağı yukarı şöyle cereyan eder; bir sohbete oturdunuz mu ne zaman biter bilinmez! Fındıkzade travestileri her köşe başında bir Türk kahvesi planı yapar. Kendini dakikalarca dinleten şiir gibi bir röportaj havasında, biraz dedikodu biraz kahkaha… Bu atmosferden kopmak istemezsiniz!

“Canlı Müzik mi? Oradayız!”

Müzik demek hayat demek. Hele ki canlı müzik varsa, Fındıkzade ekibi ortamlara ışık saçar. Mahallede bir organizasyon varsa, en ön sırada onlar pozisyonlarını alır. Gönülleri bol olan bu sevimli dostlar bir mikrofon geçti mi, bir anda dans figürleriyle sahnenin sahibi olurlar. Bu işin esprisi bir yana, gerçekten yeteneklidirler. Evde karaoke partilerinde herkesin içinden bir Ajda Pekkan, bir Tarkan çıkarabilirler.

Bir de o sahnede seyirciye hitap ettikleri anlar var ki dillere destan! Hani bazen biri “Aaa bu yetenekli birey neden hala sahne almaz? Resmen yazık,” der ya; işte Fındıkzade’nin yıldız isimleri tam da böyle düşündürür.

Fırsatım Olsa Oraya Yerleşirdim!

Fındıkzade travestileri yalnızca bireysel renkleriyle değil, aynı zamanda toplumsal uyum ve sevgi yayıcı rolleriyle gönüllerde yer edinmeyi başarıyor. Bir gün sizin de yolunuz düşerse, bu rengarenk arkadaşları selamlayın, onlarla mutlaka iki çift laf edin. Unutmayın; hayata bakışınızı değiştirecek dersler her zaman büyük olaylardan gelmez. Fındıkzade’deki küçük bir gülümseme bile koca gününüzü güzelleştirebilir.

Scroll to Top